Allame merhabalar, okuyucularımız için kendini biraz tanıtmak ister misin?
Allame merhabalar, okuyucularımız için kendini biraz tanıtmak ister misin?
Gerçek adım Hamza, 1987 Trabzon doğumluyum. 18 yıl Trabzon’da, sonra Eskişehir’de yaşamaya başladım. Güzel Sanatlar Fakültesi Animasyon Bölümü mezunu bir animatörüm ama uzun zamandır çizgi filmle uğraşmıyorum. Gerekirse kendi müzikal kariyerim ile ilgili şeyler üretiyorum. Çocukluğumdan beri rap müziğin bir şekilde içindeyim, uzunca bir süredir de üretiyorum.
Açıkcası bunun için özellikle bir çaba sarfetmedim, müziği çok sevip herhangi bir şey beklemeden ürettim ve bir noktadan sonra da meyve vermeye başladı. İşin sırrı bence karşılık beklememekten geçiyor çünkü planlı bir şekilde insanların ruhuna müdahale etmek müzik gibi bir sanat uğraşıyla zor olur herhalde, sonuç itibarıyla estetikle ilgili bir şey bu.
Pek tabii ülkemiz böyle farklı, hatta marjinal sayılacak türler için pek uygun bir yer değil ama şartlar ne olursa olsun eğer bir işi seviyorsanız her nerede olursa olsun alıcısı oluyor. Bir noktada edebiyat temelli bir iş yapıyorum, sözle duyguyla ilgili bizim gibi düşünen insanlar mutlaka var ve bence sayısı da çok önemli değil. Müziğimde Türk ve Ortadoğu tınılarından besleniyor olmam belki beni biraz daha avantajlı duruma sokuyor olabilir; çünkü Amerikan asıllı bir türü yeni bir sentezle ortaya koyuyorum.
Bizim müziğimizin mutfağı sokak, dolayısıyla rapçiler ve sokak ikilisiyle ilgili öyle bir kaygım yok. Genel olarak problem sokaklarda değil insanlarda. Adapte olamamakla ilgili bir sorun bu.
Tabii ki, aslında şöyle bir açıdan bakılabilir; sokakların kimliği graffitiyse, insanların ki dövme.
Yakında yeni bir albüm çıkaracağım, şuan çalışmalarım devam ediyor. Bununla birlikte yeni klipler izleyeceksiniz, standartın dışına çıkmaya çalışıyorum. Umarım dinleyicilerim aynı enerjiyi benimle paylaşırlar.
Teknik olarak rap yapabilme süreci çok uzun değil hatta ilgisi olan biri 1-2 aya kadar rap yapabilecek kıvama gelebilir ama başarılı işler üretmenin sırrı çok fazla müzik dinleyip, kendini geliştirmekten geçiyor. Mevzu ne kadar kelime haznen olduğu değil, derdini nasıl anlattığındır. Bu yüzden derdini iyi anlatabiilmiş insanları sürekli dinlemek ve çok okumak gerekiyor.
Son dönemlerde dinlediğim Almanya’dan Olexesh var, sürekli dinlediğim Pushat, Rakim, Türkiye’den bizim uşaklar var.
Hiç dövmem yok ama 17-18 yaşlarındayken kendi dövme makinemi yapıp dövdüm birilerini!
Umarım emeklerinize değecek geri dönüşler alırsınız. İlk sayıyı merakla bekliyorum, sevgiler…
Allameyi seviyoruz